Plugins

       

         15 Temmuz 2016 tarihinde girişilen darbe teşebbüsü çok şükür başarıya ulaşamadı. Ama ülkemiz adına, utanç ve üzüntü verici, 21. Asırda olmaması gereken bir görüntü ortaya çıktı. Bununla birlikte darbe girişiminin ve bu münasebetle ülkemizin, insanımızın analizini çok iyi yapmak zorundayız.

            Darbeler artık tarihe karıştı demeye başlamıştık ki darbe girişimi adeta “hayır ben tarihe filan karışmadım” dercesine geldi.

Muhsin Başkan ve arkadaşlarının vefatı ile ilgili dosyayı Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı incelemiş ve zanlılar ile ilgili olarak takipsizlik kararı vermiştir. Bu karara itirazda bulunmak üzere hukukçu arkadaşlarımız hazırlıklar yapmaktadır. BBP Genel Başkanı bir basın toplantısıyla kararı benimseyemediklerini kamuoyuna açıklamış, BBP il teşkilatları ve Alperen Ocakları, bulundukları illerde adliye önüne siyah çelenk bırakarak kararı kınadıklarını göstermişlerdir.

Gerçekten karar yeniden gözden geçirilmelidir. Ancak kamuoyuna şunu anlatmakta da fayda vardır: Muhsin başkan bu dosyadan daha fazlasıdır. Dosya kapansa da, kapanmasa da onu davası ve fikirleriyle hatırlayacak, onu örnek alan gençler yetiştirecek, onun kişilik özelliklerini, duruşunu gelecek nesillere aktaracak bir irade elhamdülillah vardır. O, milletin vicdanında yaşamaktadır.

Geçen gün sohbet ediyorduk. Dinlerin kültürler üzerine etkisi gibi bir ifade kullandım. Arkadaşım müdahale etti ve “İslâm dini ile diğer dinleri aynı kefeye koymak doğru değil” dedi. Oysa benim öyle bir niyetim yoktu. Ama anladım ki arkadaşıma “usul” ile ilgili bilgiler vermem lazım.

Usul, Mecellede denildiği gibi, bazen esastan daha önemlidir. Çünkü usul bilmezseniz esası kavramanız mümkün olmaz. İlmi çalışmalarda kullanılan kavramlar da usul meselesi kadar mühim sayılmalıdır.

Bendeniz Mesneviyi okumaya başlayıp daha ilk hikâyeyi okuyunca hayal kırıklığı yaşamış ve Mesneviye darılıp okumaktan vazgeçmiştim.

Edebin ne kadar önemli olduğunu bilseydiniz

 Allah’tan rızk yerine edeb isterdiniz

Hazreti Ali…

Malum olduğu üzere birkaç gün önce, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayip Erdoğan ile STK temsilcilerine verdiği iftar yemeğinden sonra, vedalaşırken çekilmiş olan resmimizi paylaştım. İyi ki paylaşmışım.

Bir defa iftara Türk Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Mütevelli Heyet Başkanı sıfatımla davet edildiğimi belirtmeliyim.

Resmin altına yorum yapanları, resmi beğenenleri ve beğenmeyenleri tasnif ettim. Bir defa büyük bir kısım beğenmiş, iftar davetine katılmamı normal saymış. İftar davetine katılmamı doğru bulmayan %4’lük bölüm içinde kalanlar arasında iyi niyetle samimiyetle eleştirenler yine çoğunlukta. Eleştirlere dayanamayıp beni savunmak zorunda kendini hisseden öğrencilerim de oldu. Onlara (Alperen AKBAŞ ve Ayşe Merve AKBULUT) hassaten teşekkür ediyorum.

Geriye kalan 7-8 kişiye cevabım vardır. Bunların, Cumhurbaşkanına hakaret içerdiği için suç sayılacak yorumlarını kaldırdım. Ona da bozulanlar oldu. O şekilde bana veya cumhurbaşkanına hakaret eden arkadaşları zaten Facebook’taki arkadaş listemden çıkardım.

Bunların bir kısmı beni tanımaz. Bunlara Hazreti Yunus’un “Biz bu Dünyadan gider olduk/ Kalanlara selam olsun” diye başlayan veda şiirinde söylediğini söyler geçerdik: “Bizi bilmeyen ne bilsin/ Bilenlere selam olsun

Prof. Dr. Orhan Kavuncu

Türk Ocakları, Türkçüler tarafından 25 Mart 1912 yılında kurulmuştur. Türkçülük, “Türk Milletini sevmek ve yüceltmek” olarak tanımlanır. Türk Ocakları kurulduğu zaman, Türkçülerin niyeti, Türk’e Türklüğünü anlatmak, Türk Kültürünün, sanat ve edebiyatının tanınmasını ve gelişmesini sağlayacak çalışmalar yapabilmekti. 1912’de yayımlanan Türk Ocağı Esas Nizamnamesine göre Ocağın gayesi, “Akvam-ı İslâmiyenin  bir rükn-i mühimmi olan Türklerin milli terbiye ve ilmi, içtimai, iktisadi seviyelerinin terakki ve i'lasıyla Türk ırk ve dilinin kemaline çalışmak" idi. Dernek, amacını gerçekleştirmek için "Türk Ocağı adı ile kulüpler açarak dersler, konferanslar, müsamereler tertip, kitaplar ve risaleler neşir edecek, mektepler açmaya çalışacak"tı. Türk Ocağının amacına ulaşmağa çalışırken "sırf milli ve içtimai bir vaziyette" kalacağı belirtilmekte, "asla siyaset ile uğraşmayacak ve hiçbir vakit siyasi fırkalara hadim bulunmayacaktır" denilmekte idi. [i]

Site düzenlemesi Crystal Studio